Sayfalar

ELİF


Yarimin kaddı elif,ben bendesinin lâmelif
Bu mukarrer bir elif,bir lâm olur çün lâmelif
Ey Kelimi!Ol elif,kadd-i kametim lâm eyledi
Bir elif lâm olur ammâ nice olur lâm elif (Kelimi)

(Yarimin boyu elif harfi gibidir(dimdik olduğunu kastediyor).Kölesi olan benim ise boyum lâmelif gibidir(eğilmiş,bükülmüş).Bu belirlenmiştir ki bir elif ve bir lâm birleşir,lâmelif harfi olur.Ey Kelimi,o elif boyumu,posumu lâm harfine dönüştürdü.Elif harfi lâm harfine dönüşebilir amma lâm harfi elif harfine tekrar nasıl dönüşsün..)
Kelimi aşkını ne kadar da güzel anlatmış.Aşkının çilesini,sıkıntısını elifin lâmelife dönüşmesine benzetmiş.Elif boylu sevgilisine aşık olduktan sonra tıpkı bir lâmelif gibi eğilmiş,bükülmüş olduğunu harflerin en güzeli,elif harfiyle anlatmış.

DEVLET-İ ALİYYE Mİ YOKSA İMPARATORLUK MU?

Bugünlerde üzerinde oldukça düşündüğüm ve rahatsızlık duyduğum bir konu var: Osmanlı İmparatorluğu mu yoksa Devlet-i Aliyye mi?Seneler öncesinde yapılan ve halâ etkisini sürdüren bu yanlışlık beni çok rahatsız ediyor.Çünkü bir varlığa, ona yakışmayacak şekilde hitap etmek ve öyle tanımlamak, o varlığa hakaret niteliği taşır.”Osmanlı İmparatorluğu” şeklindeki bir kullanım da böyledir.Çünkü Osmanlı Devleti’nin imparatorlukla yakın veya uzak hiçbir alakası yoktur.Bir imparatorlukta bulunan özelliklere Osmanlı’da rastlanmaz.
Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi için imparatorluk kelimesinin anlamına bakılmalıdır.Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe Sözlük’ünde imparatorluk şöyle geçiyor:”Kendi topraklarında oturan çeşitli milletleri egemenliği altında toplayan devlet biçimi”.Sadece tanımı okuduğumuzda imparatorlukla ilgili olumsuz bir yargı oluşmayacaktır.Ama tanımı okuduktan sonra biraz düşündüğümüzde imparatorluğun altında sömürgenin yattığını göreceğiz.Çünkü “çeşitli milletleri egemenliği altında toplayan” imparatorluklar, aynı zamanda bu milletleri sömürmüşlerdir.Bü ülkelerin, çeşitli fiziksel ve beşeri kaynaklarından yararlanmışlardır.Kendi menfaatleri için o ülkelerin kaynaklarını kullanmışlardır.Bundan dolayıdır ki imparatorluk, Yavuz Bülent Bakiler’in de tanımıyla sömürmenin, emperyalizmin aletidir.Devletler, imparatorluk devlet biçimi altında diğer milletleri sömürür.

2. ABDULHAMİD VE FİLİSTİN MESELESİ



Hatırlayacağımız gibi İsrail 1,5 ay önce Filistin’e insani yardın götüren Mavi Marmara isimli yardım gemisine kanlı bir saldırı düzenlemişti. Bu saldırı sonucunda 9 Türk şehit olmuş, birçok kişi de yaralanmıştı. İsrail’in bu saldırısı tüm Dünya devletleri tarafından tepkiyle karşılanmıştı.Çünkü Mavi Marmara 32 ülkeden vatandaşın bulunduğu evrensel bir yardım gemisiydi.Ayrıca İsrail’in gemiye uluslararası sularda saldırması olayın vehametini bir kat daha arttırdı.
31 Mayıs tarihinde gerçekleştirilen kanlı Mavi Marmara baskını sonucunda Ortadoğu’nun gündemi yeniden Filistin oldu. Aslında Filistin yıllardır Ortadoğu’da bir sorun olarak varlığını sürdürmekteydi. Filistin’in ne zamandan beri sorun teşkil ettiğini görebilmek için 2. Abdulhamid devrine bir göz atmakta yarar var diye düşünüyorum.2. Abdulhamid zamanında Yahudiler, Filistin’i yurt edinmek için çalışmalarda bulunmuşlardı.Fakat bu çaları Abdulhamid engeline takılmıştı.
Yahudilerin Filistin’de bir devlet kurma düşüncesi Fransız İhtilâli ile ortaya çıkan milliyetçilik akımı sonucunda oluştu.Birçok millet gibi Yahudiler de milliyetçilik akımının etkisiyle bağımsızlık mücadelesine girişti.Milliyetçilik akımı çok uluslu devlet olan Osmanlı’yı olumsuz etkiliyordu.Osmanlı Devleti’nde bağımsızlığını kazanan ilk millet Yunanlılar olmuştu.Yunanlıların 1829 Edirne antlaşmasıyla bağımsızlığını kazanması Osmanlı içindeki diğer azınlıkları da heveslendirdi.Bu azınlıklar arasında Yahudiler de yer alıyordu.