Sayfalar

2. ABDULHAMİD VE FİLİSTİN MESELESİ



Hatırlayacağımız gibi İsrail 1,5 ay önce Filistin’e insani yardın götüren Mavi Marmara isimli yardım gemisine kanlı bir saldırı düzenlemişti. Bu saldırı sonucunda 9 Türk şehit olmuş, birçok kişi de yaralanmıştı. İsrail’in bu saldırısı tüm Dünya devletleri tarafından tepkiyle karşılanmıştı.Çünkü Mavi Marmara 32 ülkeden vatandaşın bulunduğu evrensel bir yardım gemisiydi.Ayrıca İsrail’in gemiye uluslararası sularda saldırması olayın vehametini bir kat daha arttırdı.
31 Mayıs tarihinde gerçekleştirilen kanlı Mavi Marmara baskını sonucunda Ortadoğu’nun gündemi yeniden Filistin oldu. Aslında Filistin yıllardır Ortadoğu’da bir sorun olarak varlığını sürdürmekteydi. Filistin’in ne zamandan beri sorun teşkil ettiğini görebilmek için 2. Abdulhamid devrine bir göz atmakta yarar var diye düşünüyorum.2. Abdulhamid zamanında Yahudiler, Filistin’i yurt edinmek için çalışmalarda bulunmuşlardı.Fakat bu çaları Abdulhamid engeline takılmıştı.
Yahudilerin Filistin’de bir devlet kurma düşüncesi Fransız İhtilâli ile ortaya çıkan milliyetçilik akımı sonucunda oluştu.Birçok millet gibi Yahudiler de milliyetçilik akımının etkisiyle bağımsızlık mücadelesine girişti.Milliyetçilik akımı çok uluslu devlet olan Osmanlı’yı olumsuz etkiliyordu.Osmanlı Devleti’nde bağımsızlığını kazanan ilk millet Yunanlılar olmuştu.Yunanlıların 1829 Edirne antlaşmasıyla bağımsızlığını kazanması Osmanlı içindeki diğer azınlıkları da heveslendirdi.Bu azınlıklar arasında Yahudiler de yer alıyordu.

1897 yılında Theodor Herzl, İsviçre’nin Basel şehrinde ilk Siyonist Kongresi’ni kurdu. Bu kongrede, Avrupa’da sıkıntılı bir yaşam sürdüren Yahudiler bağımsız bir devlet kurmak için karara vardılar. Kongrenin kurulmasını sağlayan Theodorl Herzl günlüklerine şu cümleleri yazacaktır:”Ben Yahudi devletini Basel’de kurdum.Eğer bunu bugün yüksek sesle söylersem cümle alem bana gülecektir.Fakat belki beş yıl içinde ama kesinlikle elli yıl içinde onu herkes tanıyacaktır.”[1]
İşte bu Theodorl Herzl Filistin’de bağımsız bir Yahudi devleti’nin kurulması için Yıldız Sarayı’nın kapısını aşındırmıştır.Herzl 1896 ve 1902 yılları arasında İstanbul’u 5 defa ziyaret etti.
Herzl’in ilk ziyaret tarihi olan 19 Temmuz 1896’da Abdulhamid’le görüşemez. Fakat Abdulhamid’in danışmanı olan Kont Nevlinski aracılığıyla teklifini iletmiştir.Teklifi şudur Herzl’in ;Yahudiler 20 milyon sterlin olarak tahmin ettikleri Osmanlı’nın dış borcunu ödeyecekler, buna karşılık olarak da Filistin Yahudilere bırakılacaktır.Herzl ile görüşmesi biten Nevlinski Abdulhamid’e bilgi vermek amacıyla Yıldız Sarayına geri döner.Yahudilerin teklifini duyan Abdulhamid şu tarihi sözleri söyler:
“Eğer Mr. Herzl’le dostluğumuz ikimizinki gibiyse ona bu meselede tek bir adım dahi atmamasını söyle.Ben bir karış dahi toprak satamam, zira o bana değil, halkıma aittir.Onlar bu imparatorluğu kurup kanlarıyla mahsuldar kıldılar.Onu bizden koparılmadan önce kanımızla bir kere daha kaplamayı biliriz.Benim Filistin ve Suriye’den gelen iki alayım Plevne’de son neferine kadar kırılmaya can attılar.Bir teki bile hayatta kalmadı, hepsi cansız bir şekilde toprağa serildiler.Türk(Osmanlı) İmparatorluğu Türk(Osmanlı) halkınındır, benim değil.Onun hiçbir parçasını veremem.Yahudiler milyonlarını saklasınlar.İmparatorluğum parçalanınca belki de Filistin’i tek kuruş ödemeden elde edeceklerdir.Fakat ancak kadavramız parçalara ayrılabilir.Vücudumuzun canlı canlı kesilip biçilmesine razı olamam.”[2]

13 Ağustos 1899’a gelindiğinde Herzl Basel’den Sultan Abdulhamid’e şöyle bir telgraf çeker:
“Haşmetlu Sultan Abdulhamid Han,
Yahudi tebaasına karşı gösterdiği âlicenaplıktan ötürü Sultan Abdulhamid Han Hazretleri’ne içten gelen minnet ve şükran duygularını arz etmek, görev olmuştur.Siyonistlerin arzusu Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde bulunan talihsiz kardeşlerinin imdadına koşmak ve (onları) Osmanlı İmparatorluğunun büyüklük ve cömertliğine tevdi etmektedir.Onlar bu maksadın sadakatinin, Halife’nin hakim şahsiyeti tarafından da cesaretlendirileceğine samimiyetle inanmaktadırlar.”[3]
Hedefleri için mücadeleci bir yol izleyen Herzl teklifini başka bir kılığa büründürerek yeniden Abdulhamid’e sunar.Yeni teklife göre Avrupalı sanayici Yahudiler Osmanlı ülkesine yatırımda bulunacaklar, bu sayede de Filistin’i kalkındıracaklardı.Buna karşılık Yahudilerin Filistin’e yerleşmelerine izin verilecekti.
Herzl yaptığı teklifler hakkındaki düşüncelerini şöyle özetler:
“Türk maliyesini sağlığına kavuşturabilmek için yirmi milyon sterlin ayırmalıydık. Filistin içinde her sene seksen bin altın gelir getirmesi esası üzerinden 2 milyon sterlinle Türkiye’yi “Düyun-ı Umumiye”-den , yani Avrupa’nın tasallutundan kurtarmalıydık.
Düyun-ı Umumiyenin A,B,C ve D hisse senetlerinin sahiplerini, faizleri artırarak, yahut amortisman müddetlerini uzatarak Düyun-ı Umumiyenin feshini temin edebilirdik, bu da Osmanlı Devleti’ni bir beladan kurtarmak demek olurdu.”[4]
Abdulhamid ise akıllı bir politika izleyerek Siyonizmi kendi yararına kullanmıştır.Bu yüzden Abdulhamid, Siyonistlerinde kabul etmeyeceklerini bildiği karşı bir teklif yaptı.Bu teklife göre Yahudiler Osmanlı’nın 30 milyon sterlin tutarındaki dış borcunu ödemek üzere bir konsorsiyum kuracaklardı.Buna karşılık olarak Osmanlı topraklarında yerleşebilecekler fakat geldikleri ülkelerin vatandaşlığından çıkarak Osmanlı tebaasına dahil olacaklardı.Teklife damgayı vuran şart ise Yahudilerin Filistin’e yerleşimine izin verilmeyip,kitlesel olarak yerleşime izin verilmeden değişik bölgelere dağıtılacaklardı.
2. Abdulhamid’in yaptığı karşı teklif Herzl’i adeta şaşkına çevirmişti.Bu şartlarla Sultan Hamid’i etkileyemeyeceğini anlayan Herzl daha fazla para toplamak için Avrupa’ya gitti.Fakat zengin Yahudiler padişahın göç için kesin iznini görmedikçe paralarını vermeye yanaşmıyorlardı.Diğer taraftan sultan Abdulhamid de izin vermeye yanaşmıyordu.Mesele adeta çıkmaza girmişti.
Ulu Hakan Abdulhamid her zaman olduğu gibi burada da yüksek zekasını kullanır ve Herzl’i 1902 Temmuz’unda İstanbul’a çağırır. Herzl gelir gelmesine fakat saraydaki durum onu şaşkına çevirir. Şaş-kınlığın sebebi Osmanlı maliyesini rahatlatacak tekliflerde bulunan Fransız Mösyö Rouvier ‘in sarayla toplantılar yapmasıdır.Dolayısıyla Herzl’e ilgi gösteren bulunmamaktadır.Bunun üzerine Herzl , Filistin şartından vazgeçip Mezopotamya’ya (Hayfa dahil) bir Yahudi göçünün izin verilmesi halinde Fransızlardan daha iyi bir teklifte bulunulabileceğini söyler.Pazarlık iyice kızışmıştı.Durum tam da Abdulhamid’in istediği gibi oluyordu.Sonuç Ulu Hakan’ın planladığı gibi olur ve teklif Fransızlara verilir.Herzl'i bir piyon gibi kullanıp,teklifin yüksek tutulmasını sağlamıştı.Herzl büyük bir oyuna kurban gitmişti.
Abdulhamid'in kıvrak zekası yine devreye girmiş,bu kötü şartlarda bile sorun diye görülen durumdan kazançlı çıkılmıştır.

[1] Theodorl Herzl, Hatıralar, s.203
[2] Siyonizmin Kurucusu Theodorl Herzl’in Hatıraları ve 2. Abdulhamid, Çeviren:Ergun Göze, 2.baskı,Boğaziçi Yayınları,s.72

[3] Mustafa Armağan, Abdulhamid’in Kurtlarla Dansı 2, Timaş yayınları, s.176-177.
[4] The Diaries of Theodorl Herzl, Almancadan İngilizceye çeviren:Marvin Lowenthal, New York,1962,The Universal Library, s. 152.İngilizce metin için bkz. Ek 1.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder